Thursday, June 08, 2006
Küçük bir gezinti...
Gece işten çıktıktan sonra küçük bir gezintiye çıkar ayaklarım geleneksel leğen tadında... İçinde gül topları... Oysa zaten çırılçıplaktır onlar bütün gün... Bir kadının en özgür uzvudur onlar... Asıl mesele ayaklar değil zaten, sizin hayali gezintileriniz. Hayaller en samimi gerçeklerdir bence. Yolculuk hayali kurma zamanı hazır gelmişken ve Ankara cayır cayır yanarken elinde değil insanın aklını tatil planlarından aklaması... Hoş ne zararı var ki bunun hayalini kurmanın... Belki Çanakkale'nin muhteşem Kabatepesi, belki Eskişehir'in Porsuk'u, belki Amasya'nın Karadeniz'in karanlık sularına açılan küçük kumsalı, belki Mardin'in keşfedilmemiş yüzü... Aslında sıcak günleri en serin geçirebilmenin hayalini kurarken büyülü mekanlar geliyor gözlerimin önüne, adını hiç duymadığım, varlığından haberdar olmadığım mekanlar... Neresi oralar?
Geleceğin Rengi Kırmızı
Kırmızı ile ilişkim 23. yaşımda başladı. Edindiğim kırmızı bir pantolon sayesinde tanıştım bu renkle. Aslında ne kadar da ben olduğumu ve kırmızı olduğumu fark ettim. Şimdi doyasıya tadını çıkarıyorum. Sizin de bir renginiz var mı? Hem düşündünüz mü aslında ne kadar samimi ilişkiler kurabileceğinizi renklerle? Ne kadar anlatabileceğinizi derdinizi? Kimsenin karışamayacağı saydam bir ilişki kurabileceğinizi?